Adliyede Kâtiplik Bilgisayar İşleri ve Bilirkişilik Yapılmasının Hükmü Nedir?
Ehl-i sünnete göre amel imandan bir cüz değildir. İman İtikad ve inançtır amel ise o inancın yansımasdır. Bir insan haramı helal, helali de haram kabul ederse velev ki o haramı yapmasa veya helal olan farzı işlese o kimse iman dairesinden çıkmıştır. Diğer taraftan helali helal, haramı haram kabul ettiği halde haram işlese, farzın farz olduğunu kabul ettiği halde farzı yapmasa bu insan kafirdir diyemeyiz. Namaz kılmak farzdır, farz olduğunu kabullendiği halde namazını kılmıyorsa bu insana sen kafirsin diyemeyiz. Allah-u Te’ala’nın indirdikleriyle hükmetmeyenler gerçekten hüküm edilecek bir şey olarak kanaat getirmeyenlerdir. Yoksa amel manasında değildir. Allah-u Te’ala bu hükmü vermiştir ama haşa bu hüküm doğru değildir diyorsa onunla amel etsin veya etmesin iman dairesinden çıkar. Bir insan bu hükmün İslamı olmadığını, günah olduğunu bildiği halde hüküm verirse fasıktır, günahkardır ama iman dairesinden çıkmış değildir.
Şeriatla idare edilen bir devlette değiliz. Günümüzdeki mahkeme hukuk sistemi beşeri hukuktur, İslami hukuk değildir. Bazen İslam ile ölçüşen meseleler oluşabilmektedir ama İslam ile zıt olan bir hukuk da olabilir ki feraiz (miras hukuku) günümüz sisteminde İslam ile örtüşmektedir. Hassas bölgelerde hassas olan insanların bulunması Müslümanların lehinedir. Eğer gerçekten zulmü bertaraf ediliyorsa şer’i şerife aykırılık olmadığı halde orada vazife yapıyorsa bunda herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir. Bizatihi haram olduğu kabullenerek günah işleniyorsa günahkar duruma düşersiniz, kazancınız da bu manada belki sıkıntıya girecektir ama iman dairesinden çıkıldığı söylenemez. Bu sebeple böyle bir yerde çalışmak noktasında helal harama dikkat edilmelidir, bilirkişi vakayı anlatırken İslami doğrultuda vazifesini ifa ettikten sonra burada çalışmasında bir mahsur vardır diyemeyiz.