İnsanların yeryüzündeki en büyük ve en önemli vazifesi “tek” olan Allah-u Azimüşşan’a kulluk etmektir. Kişi bu vazifeyi yerine getirmemesi durumunda Müslümanın yapması gereken ameli icra etmemiş olacağından “Müslüman” ismiyle anılmaya müstehak olmaz. Bu vazifelerin en önünde geleni ise şüphesiz imandır, inançtır. İnanç olmadıkça yapılan ibadetlerin hiçbir kıymeti yoktur. İman olmayınca hiçbir amelin hükmü yoktur. İmanda istismar vardır, amelde ise istmrar (süreklilk) yoktur. İtikad (inanç) hiçbir zaman kesiklilik kabul etmez ama ibadetler bu kabileden değildir.
İmandan sonra en önemli ibadet şüphesiz ki namazdır. Hazreti Peygamber Aleyhissalat-u Vesselam beş vakitlik namazı kişinin evinin önünden akan bir ırmağa benzetiyor. O ırmakta günde beş defa yıkanan bir insanda nasıl ki bir kir kalmıyorsa günde beş vakit namazını kılan bir kimsenin de günah namına üzerinde bir şey kalmayacaktır. Ehl-i sünnet’e göre amel imandan bir cüz değildir. Bir insan velev ki namazını kılmış olsa bile namazın farziyyetini kabul etmezse iman dairesinden çıkmıştır. Diğer taraftan insan namazının farziyyetini kabul ettiği halde namaz kılmıyorsa bu durumda bu insan için iman dairesinden çıktı demeyiz. Namazın ehemmiyetini ifade etmek sadedinde bir Müslüman kesinlikle namazı terk etmez. Müslüman bilerek namazını terk etmez, bilerek kazaya bırakmaz.
Normal şartlarda Müslüman namazını kılmalıdır ama tembelliğinden dolayı kılmıyor ise bu kimse için “kafirdir” tabiri kullanmıyoruz. Ancak mezhepler açısından farklı görüşler mevcuttur. Hanefi, şafii ve maliki mezhebine göre namazı terk eden bir kimse için namazın farziyyetini kabul ettiği halde sadece tembelliğinden dolayı bunu yapıyorsa bu kişi günahkardır, ahirette büyük cezaları vardır deniliyor ama bununla beraber iman dairesinden çıkmıştır diye değerlendirilmiyor. Hanbeli mezhebinde ise namaz ile alakalı bazı hadis-i şerif’lerin zahiri ele alınarak “namazı tembelliğinden dolayı da olsa kılmayan kimse için iman dairesinden çıkmıştır” hükmü verilir. Ancak kahir ekseriyete göre namazı farz olduğundan itikad ettiği halde tembelliğinden dolayı kılmayan bir kimse için “kafirdir” ifadesi asla kullanılmaz. Dolayısıyla kafir değilse cenazesi de kılınacaktır, selam da verilecektir.