İtikâf Nedir ve Nasıl Yapılır?
Dinî bir terim olarak itikâf; akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın, beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet/Allah’a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması demektir. İtikâfa giren kimse, camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkün olduğu takdirde camide tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli olduğunda gusletmek gibi tabiî ihtiyaçları için ise camiden dışarı çıkabilir. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye gidebilir. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz. Kendisine veya malına bir zarar geleceği korkusuna kapılması ya da zorla çıkarılması hâlinde başka bir camiye gitmek üzere içerisinde bulunduğu cami veya mescitten çıkabilir. Bu zorunlu hâllerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129-131).
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ramazan’da ve özellikle bu ayın son on gününde itikâfta bulunduğunu bildiren birçok hadis-i şerif vardır (Buhârî, İ‘tikâf, 1 [2025-2026]; Müslim, İ‘tikâf, 1-5 [1171-1172]).
Nâfile olan itikâfın en azı bir gündür. İmam Ebû Yûsuf en az süreyi, bir günün yarıdan fazlası olarak belirlerken; İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129). Yukarıda izah edildiği şekli ile camide itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar ise evlerinin namaz kılmak üzere belirledikleri bir yerinde itikâfta bulunabilirler (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129).
Şâfiî mezhebine göre ise mescit dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamber’in (s.a.s.) eşlerinin mescide itikâfa girdikleri rivâyet edilmiştir (Müslim, İ‘tikâf, 5-6 [1172]). Bu mezhebe göre itikâf sırasında oruçlu bulunmak da şart değildir (Şîrâzî, el-Mühezzeb, 1/350; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 2/188-191).