Öncelikle namazda bir farzın veya vacibin tehir edilmesi veyahut vacibin terk edilmesi kasıtlı olursa böyle ir namazda sehiv secdesi kurtarmaz. Terk edilen farz ise iade farzdır, keza vacibse iadesi vacib olacaktır. Kasıtsız bir şekilde, yanılgı neticesiyle farz tehir edilmişse, vacib terk veya tehir edilmişse, sehiv secdesi yapılmalıdır. Yapılmaması mekruh olur. Kişinin yapması gerektiği halde unutması durumunda (selam verip namazdan çıkmışsa) bu namaz sahihtir. Cemaatle kılınan namazlarda, İmam’ın kıraati sesli namazlarda kıraati sesli yapması vacib, kıraati sessiz olan namazlarda ise (öğle ve ikindi gibi) kıraati sessiz yapması vacibtir. Münferiden (tek başına) namaz kılınıyorsa kıraati sesli olan namazlarda (sabah, akşam, yatsı gibi) muhayyer (serbest) bırakılmıştır, dilerse sesli dilerse de sessiz kıraat yapar.
İmam olan kişinin aşikar şekilde kıraat yapması gerektiği halde sessiz kıraat yapacak olursa (bir rükun miktarı veyahut kıraatin sahih olabileceği bir miktar noktasında farklılık olmakla birlikte) sehiv secdesi yapması gerekir. Münferid ise serbesttir, istediği gibi okuyabilir. Kıraati sessiz olan namazlarda (öğle ve ikindi gibi) münferid de olsa kişi muhayyer değildir illa ki sessiz kılmalıdır. Sesli kıraat edecek olursa mekruh olmakla beraber bu kişi için sehiv secdesi gerekmeyecektir. Dolayısıyla kıraatin “sesli ve sessiz olma” yöneliğindeki sehiv secdesi gerekli kılan ibareleri İmam hakkında anlamalıyız.