Farziyetin ondan düşme noktasına gelindiğinde bu sadece farz olan hac ile alakalıdır. Kişinin gidebilme imkanının olmaması durumunda ise (kendi parasıyla) vasiyet etmişse bu kişi namına biri hacca gider ve yapmış olduğu hac, bu kişinin farz haccını düşürür. Bunun ötesinde başka bir ibadet için farziyeti düşürme noktasında bir başkasının yapacağı ibadetle o kişiden farziyet düşmez. Keffaret ve fidye vardır.
Nafile olarak sevabın hediye edilmesinde Hanefi mezhebi genişlik tanıyor ve diyor ki; gerek mali bir ibadet (zekat vs.) gerekse bedeni (Namaz kılmak, Oruç tutmak, Kur’an-ı Kerim kıraatinde bulunmak) veyahut hac veya umre gibi mürekkeb (hem mali hem bedeni ibadet) olsun sevabını bir başkasına hibe etmekte Hanefi fıkhına göre herhangi bir mahzur lazım gelmez. Hayatta olması da şart değil (ölmüş olsun veya hayatta olsun) fark etmez.
Bu konu mezhepler arasında tartışmalı olmakla beraber müntesibi olduğumuz Hanefi mezhebine göre ibadet ister mali olsun ister bedeni olsun her halükarda sevabının bir başkasına hediye edilmesi mümkündür. O kişinin yanında olma şartı da yoktur ve bunu bilmesi de gerekmez. Örneğin; Kur’an-ı Kerim okuyup hasıl olan sevabı hediye etmemiz gibi…
Bu şeyin öncelikle bir ibadet olması gerekir çünkü ibadet olacak, o ibadetten de kişi sevap kazanacak ve o sevabı hediye edecektir. Bir şeyin ibadet olabilmesinde ise öncelikle yapılan şeyin ibadet olması bir de yapanın ibadet yapabilecek liyakatta olması gerekir. Buna göre “bir makinanın Kur’an-ı Kerim okuması” diye bir şeyden bahsedemeyiz Neticede bunun bir ibadet olabilmesi için mükellef olan bir insandan sadır olması gerekir.
Böyle bir şeye yeltenmek kesinlikle doğru bir şey değildir ki bu din istismarına da sebebiyyet verir. Birçok insan bunun dini duygular doğrultusunda güzel bir şey olduğuna kanaat getirir ve bunun yaygunlaşmasına vesile olur. İslam’da olmayan bir hurafenin ortaya çıkmasına etken olacağından bunda kesinlikle herhangi bir sevap beklentisi mümkün değil, doğru bir şey de değildir.
Sen kendin okuyabiliyorsan okursun ki okuyamamamk diye bir şey olmamalıdır, okumak gerekir. Her bir Müslüman’ın en azından Kur’an-ı Kerim okuyabilmesi, manasını bilmesi gerekir. Bu kardeşimize diyeceğimiz “böyle bir şeye kesinlikle vesile (aracı) olmasın, bu doğru bir şey değildir ve onları da uyarmak gerekir “Bundan hiçbir sevap olmaz, ne o ölü faydalanır, ne de siz faydalanırsınız. Belki de kötü bir işleme vesile olduğunuzdan günaha girmiş olabilirsiniz” denmelidir.