Fuzulev, Eminevim, Birevim Gibi Sistemler Câiz Mi?
Dinî açıdan bu tür “tasarrufa dayalı elbirliği” modellerinin hükmü, İslâm’ın temel ticaret ilkelerine uyup uymamasına bağlıdır: riba (faiz) yasağı, garar (belirsizlik) ve zulmün önlenmesi, akidlerin açık ve karşılıklı rızaya dayalı olması.
Firma size nakit verip fazlasını almıyorsa; bunun yerine evi/aracı gerçekten satın alıp üzerine peşin belli bir kâr ekleyerek size satıyorsa (murabaha) veya meşru bir ortaklık/mülkiyet devri kuruyorsa; hizmet/organizasyon ücreti baştan sabit ve hizmete karşılık ise; teslim/kura sistemi şeffaf, tarafları haksız avantaja itmeyen ve fiyat–vade sonradan değişmeyen net hükümler içeriyorsa, bu yapı caize yakındır.
Buna karşılık sistem fiilen borç verip fazlasını alma mantığına dönüyorsa (adı “fark”, “enflasyon düzeltmesi” de olsa), gecikme cezaları firmanın kazancı oluyorsa, borç TÜFE/kur gibi endekslere bağlanarak artırılıyorsa veya belirsizlik ve haksızlık doğuran şartlar bulunuyorsa, bu hükümler caiz değildir.
Özetle, tek tek sözleşme maddeleri belirleyicidir; imzadan önce özellikle ücret, gecikme, teslim sırası, ipotek/teminat ve sigorta (mümkünse tekâfül) hükümlerini bir ehil âlime gösterip “faiz, garar ve zulüm” şüphesi taşımadığından emin olmak dinen en doğru yoldur.
 
				 
					





