GenelMiras

Vasiyet ve Hükmü Nedir?

Vasiyet; ölümden sonraya bağlı olmak üzere bağış (teberru) yoluyla bir malı bir şahsa temlik etmek, bırakmaktır. Bir kişi, mal ve haklarının en fazla üçte biri üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir, geriye kalan üçte iki vârisler namına korunmuş hissedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), malının yarısını vasiyet etmek isteyen bir sahâbîye üçte birini vasiyet etmesini söylemiş, hatta bunun bile çok olacağını beyan etmiştir (Buhârî, Vesâyâ, 3 [2743]; Müslim, Vasıyyet, 10 [1629]). Malın üçte birinden azının vasiyet edilmesi müstehaptır. Vârisler fakir ise vasiyet etmemek daha faziletlidir. Terekenin üçte birinden daha fazla olan veya vârislerden herhangi biri lehine yapılacak vasiyet ise diğer vârislerin iznine bağlı olarak geçerlidir (Mevsılî, el-İhtiyâr, 5/63). Zira vârise vasiyet câiz değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadislerinde; “Allah Teâlâ her hak sahibine hakkını vermiştir. Bu sebeple, vârise (vârislerden biri lehine) vasiyet yoktur.” (Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 6 [2870]; Tirmizî, Vesâyâ, 5 [2120]) buyurmuşlardır. Bu genel hükümlere bağlı olarak:
Kul hakkı olan borçların ve Allah hakkı kapsamında ele alınan oruç fidyesi, zekât, keffâret gibi malî yükümlülüklerin ödenmesini vasiyet etmek vâciptir. Mirastan pay alamayan fakir akrabalara vasiyette bulunmak müstehaptır. Yabancılardan ve akrabalardan zengin olanlara vasiyette bulunmak mubahtır.

Mâsiyet ve günah ile meşgul olan kişiye vasiyet ise mekruhtur (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/648).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu